Türkan Saylan Kimdir?
- beyazyakalilar
- 21 Mar
- 10 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 5 Nis

Toplum sağlığı ve eğitim alanında unutulmaz izler bırakan Türkan Saylan hayatı boyunca sayısız başarıya imza attı. Kendisi yalnızca başarılı bir tıp doktoru ve akademisyen değil, aynı zamanda kadın hakları, fırsat eşitliği, toplumsal farkındalıklar gibi konularda büyük izler bırakan bir sivil toplum lideriydi. Hayatını cüzzamla mücadeleye ve eğitime adayan Türkan Saylan, binlerce hastanın iyileşmesini sağladı. Ve binlerce öğrencinin eğitim hayatına dokundu. Kurucusu olduğu Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ile kız çocuklarının eğitimine öncülük etti. Türkan Saylan kimdir ve başarı hikayesi nedir diye merak ediyorsanız aradığınız tüm bilgileri bu yazımızda bulabilirsiniz.
Türkan Saylan’ın Hayatı
13 Aralık 1935’te dünyaya gelen Türkan Saylan, müteahhit Fasih Galip Bey ile İsviçre kökenli Leyla Hanım’ın ilk çocuğuydu. İstanbul’un tarihi dokusuyla bezeli Kandilli’de geçen çocukluğu, ona hem sıcak bir aile ortamı, hem de ileride iz bırakacağı bir hayatın ilk ipuçlarını sundu. Maddi imkanları yerinde olan bu ailede büyüyen küçük Türkan, henüz erken yaşlarda hekimliğe ilgi duymaya başladı. İnsanlara yardım etme arzusu, zamanla yüreğinde filizlenen en güçlü duygulardan biri haline geldi.

İlkokul eğitimini 1946 yılında Kandilli İlkokulu’nda tamamladı. Boğaz’ın serin rüzgarları eşliğinde geçen çocukluk yılları, geleceğe dair büyük hayaller kurmasına vesile oldu. Hayata duyduğu merak ve öğrenme tutkusu oldukça yüksekti. Bu yüzden çevresindeki insanlardan da yeni şeyler öğrenmeye meraklıydı. İlk gençlik yıllarını Kandilli’nin sokaklarında, düşleriyle ve idealleriyle yoğrularak geçirdi. Çocukluk hayali olan hekimliğe duyduğu sevgi, öğrencilik yıllarında artmaya başladı. Özellikle köy hekimi olmak en büyük arzusu haline geldi. Ki bu konu, Türkan Saylan kimdir diye merak edenler için oldukça önemlidir.
1953 yılında Kandilli Kız Lisesi’nden mezun olduğunda Türkan Saylan için yeni bir yolculuk başlıyordu. Eğitimini burada tamamlamak ona yetmeyecek, içinde büyüyen bilgi açlığını dindirmek için daha büyük adımlar atmak isteyecekti. Nitekim hekimlik mesleği adeta yaşam amacı haline gelmişti. Daha sonra yapacağı birçok röportajda bu isteğinin nedenini, hayatı daha iyi tanımak ve yardıma muhtaç insanlara elini uzatmak şeklinde açıklayacaktı. Ki bu da Türkan Saylan’ın hayatı ve başarı hikayesi içinde temel motivasyonu teşkil edecekti.

Başarılı bir öğrenci olan Türkan’ın bu hayalini gerçekleştirmesi zor olmadı. Üstelik 1957 yılında evlendi. Bu evlilikten Çınar ve Çağlayan isimli iki çocuğu oldu. 1963 yılında lisans eğitimini İstanbul Tıp Fakültesi kurumunda tamamladı. 1964-1968 yılları arasında SSK Nişantaşı Hastanesi’nde deri ve zührevi hastalıklar alanında ihtisas yaptı. Sağlık hizmetlerine erişimin zor olduğu yıllarda büyük fedakarlıklarla çalıştı. Nitekim bu çalışmaları sayesinde Türkan Saylan hayatı ve başarılarıyla birçok kişiye örnek oldu.
Türkan Saylan’ın Cüzzamla Mücadele Serüveni
1970’li yılların Türkiye’sinde sağlık hizmetlerine erişim, toplumun büyük bir kesimi için bir lüksten farksızdı. Bu nedenle, en basit enfeksiyon hastalıkları bile hızla yayılıyordu. Tedavi imkanı yeterli düzeyde olmadığı için bu hastalıklar toplum sağlığı açısından derin yaralara neden oluyordu. O yıllarda ülkemizde hastalıklarla mücadele edecek yeterli sayıda hekim yoktu. Olanlar ise yetersiz kaynaklar ve zorlu koşullar içinde, adeta bir cephenin en ön safında savaşmak durumunda kalıyordu. Bu süreçte Türkan Saylan kişisel gelişim ve kariyer yönetimi ile birçok kişiye örnek olmaya başlamıştı.

İstanbul Tıp Fakültesi’nde öğrenciyken Türkan Saylan birçok hastalığa yakalandı. Bu nedenle şehir dışına çıkma imkanı bulamadı. Fakat geçirdiği hastalıklar mesleki yolculuğunun yönünü belirledi. Nitekim o yıllarda sağlık alanında en büyük açıklardan biri, deri ve zührevi hastalıklar alanındaydı. Ne var ki, bu alanda ihtisas yapmak hekimler için pek de cazip görülmüyordu. Deri ve zührevi hastalıklar, genellikle evlilik dışı ilişkilere bağlanıyor, bu hastalıklarla mücadele edenler ise toplumun kıyısına itiliyordu.
Türkan Saylan’ın hekimliğe başladığı yıllarda, hastanelerin deri ve zührevi hastalıklar bölümlerine en çok başvuranlar arasında hayat kadınları vardı. Ve bu gerçek, hekimleri bile bu alandan uzaklaştırıyordu. Oysa Türkan Saylan, tıbbın yalnızca kabul gören dallarında yürümeyi reddetti. Nitekim kendisi, en çok ihtiyaç duyulan yerde olmayı seçti. Henüz öğrencilik yıllarında cüzzamla tanıştığında, bu hastalığın yalnızca tıbbi bir sorun olmadığını görmüştü. Gerçekten de cüzzam aynı zamanda büyük bir toplumsal yaraya dönüşmüştü.

Türkan Saylan’a göre cüzzam, yalnızca bedenleri değil, hayatları ve toplumları da tüketen ciddi bir sorundu. Bu nedenle mesleki kariyerini bu alana adamaya karar verdi. Deri ve zührevi hastalıklar üzerine ihtisas yaparak bilimin ışığını en karanlık köşelere taşımayı seçti. Ki kendisi yalnızca bir hekim değil, aynı zamanda bir mücadele insanıydı. Onun bu kararı, Türkiye’de sağlık alanında yeni bir sayfa açtı. Türkan Saylan kimdir ve başarı hikayesi nedir diye merak edenler için bu nokta son derece önemlidir.
Türkan Saylan’ın Bilimin Işığında ve Toplum Yararına Sağlık Hizmetleri
1968 yılında Türkan Saylan, İstanbul Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı kurumunda başasistan olarak meslek hayatında yeni bir döneme adım attı. Nitekim, bilgiye ve öğrenmeye olan tutkusu onu daha da ileriye taşıdı. 1971 yılında İngiliz Kültür Heyeti’nden kazandığı bursla İngiltere’ye gitti ve orada eğitim aldı. Döndüğünde doçent unvanını kazandı. Ayrıca 1974 yılında Fransa’da, 1976 yılında ise tekrar İngiltere’de kısa süreli çalışmalar yaptı. Bu çalışmalar sayesinde dünyadaki tıbbi gelişmeleri yakından takip etti.

Yurda döndüğünde cüzzamla mücadele onun için artık sadece bir mesleki sorumluluk değildi. Aynı zamanda da bir yaşam amacıydı. Bunun için Anadolu’yu karış karış gezmeye başladı. 1970’li yıllarda Türkiye’de cüzzam, yalnızca bir hastalık değildi. Toplumsal açıdan bir tür kader mührüydü. Cüzzamlı hastalara iyi gözle bakılmaması bu hastalıkla mücadeleyi zorlaştırıyordu. Fakat Türkan Saylan bu önyargılarla savaşmaktan geri durmayacaktı. Ki bu da Türkan Saylan kimdir diye merak edenler için son derece önemli bir noktadır. Saha çalışmalarının yanı sıra, yazdığı onlarca bilimsel makale ve kitaplarıyla da bu mücadelesini sürdürdü.
Türkan Saylan’ın karşılaştığı hastaların önemli bir kısmı hayat kadınıydı. Ancak gerçekte cüzzamlı hasta sayısı çok daha fazlaydı. Nitekim, cüzzamlıların önemli bir bölümü, hastalığının bilinmesinden korkup utandığı için sağlık kurumlarına başvurmuyordu. Başvuru yapanlar ise hastalıkla mücadele edecek uzman bulamıyordu. İşte bu hastaların hikayelerini dinleyen Türkan Saylan, sorunun bireysel acılardan ibaret olmadığını görüyordu. Böylelikle hayatını ve başarı hikayesini şekillendiren önemli çalışmalar içinde yer almaya başladı.

Ülkenin derinleşen ekonomik ve toplumsal yaraları Türkan Saylan’ı derinden etkilemekteydi. Nitekim Saylan’a göre yalnızca ilaçlar ve tıbbi müdahaleler bu hastalıkları önlemeye yetmezdi. Toplumun bilinçlenmesi ve insanların yaşam koşullarının iyileştirilmesi de gerekiyordu. Aksi takdirde hastalıklar yayılmaya devam edecekti. Bu amaçla kendisi, bilimin ışığında ve toplum yararına birçok sağlık hizmetine gönüllü olarak katıldı. Bu çalışmalar kapsamında Anadolu’yu karış karış gezdi. Toplumun en yoksul ve en çok yardıma ihtiyaç duyan kesimlerine sağlık hizmetlerini ulaştırdı.
Cumhuriyetçi Bir Doktorun Kalbi: Sahada ve Kürsüde Toplumsal Sorumluluklar
Hayatı boyunca Türkan Saylan, yalnızca bir hekim olarak değil, aynı zamanda bir toplum gönüllüsü olarak hep sahadaydı. Sağlık hizmetlerine erişimin neredeyse imkansız olduğu en ücra köylere gitti. Öyle ki, yolları dahi olmayan pek çok köyde cüzzam ve benzeri şikayetleri olan hastalara şifa dağıttı. Özellikle kadın sağlığı konusunda ülkemizde büyük bir eksiklik olduğunu gözlemledi. Ancak zamanla fark etti ki, asıl sorun yalnızca sağlık hizmetlerine erişim değil, eğitimsizlikti. Ki bu nokta, Türkan Saylan kimdir ve başarı hikayesi nedir diye merak edenler için oldukça önemlidir.

Türkan Saylan’a göre toplumda eğitim seviyesi düştükçe, insanların sağlık bilgisi azalmakta ve hastalıklar artmaktaydı. Bu durumda tedaviye ulaşmak zorlaşıyordu. Bu bilinçle Türkan Saylan, yalnızca akademik kariyer yapmayı doğru bulmadı. Onun hayali, çocukluğundan beri insanları iyileştirmek, doğrudan hayatlara dokunmaktı. 1970’lerden itibaren ulaştığı her köyde insanlara hem sağlığın hem de eğitimin önemini anlattı. Konuya ilişkin olarak, “Ben pratisyenlikten hoşlanan biriyim. Hep mutfakta çalışmaktan, hep pozitif düşünerek sorunları çözmekten yanayım,” açıklamasını yaptı.
Sağlığına kavuşturduğu her hasta, Türkan Saylan için bir başarı değil, bir vicdan meselesiydi. Üstelik saha çalışmalarının yanı sıra, bu alanda görev yapacak uzman hekim yetiştirmeyi de ihmal etmedi. Meslek aşkı ile akademik sorumluluğunu birleştirdi. Ve 38 yıl boyunca İstanbul Tıp Fakültesi’nde öğrenci yetiştirdi. Bu bakımdan, Türkan Saylan’ın hayat hikayesinde öğretmek, şifa vermek ve bilinçlendirmek üç temel kavramdı. Bu üç sorumluluk, Türkan Saylan’ın hayatında hep iç içeydi. Kurucusu olduğu Cüzzamla Savaş Derneği ise Türkiye’de cüzzamla ilgili en önemli sivil toplum projelerine öncülük etti.

Bu süreçte Türkan Saylan birçok engelle karşılaştı. Fakat bu engelleri aşmayı her defasında başardı. İçindeki insan sevgisini ise hiçbir zaman yitirmedi. “Zamanın iktidarları beni hırpaladı, bana takmadığı sıfat kalmadı, diyen Türkan Saylan; “umurumda olmadı. Çünkü ben sadece yüreği insan sevgisiyle dolu bir hekimim,” sözleriyle mücadele azmini ifade etti. Ki bu da Türkan Saylan kimdir konusunda önemli bir noktadır.
Cüzzamın Karanlık Yollarında Türkan Saylan’ın Umut Işığı
Türkan Saylan kimdir konusu 1970’lerden günümüze cüzzamla mücadele ile birlikte ele alınmakta. Nitekim, Türkiye’de cüzzamla mücadele denildiğinde akla ilk gelen isim Türkan Saylan’dır. Üstelik bu alandaki öncülüğü yalnızca saha çalışmalarıyla şekillenmedi. Aynı zamanda da yeni tedavi yöntemlerinin ülkemizde uygulanmasını sağlayarak pek çok ilke imza attı. İş ve kariyer yönetimi alanında Türkan Saylan başarı hikayesi ile sayısız isme örnek oldu. Özellikle yoksul kesimden kadınlar ve çocuklar için hep bir umut ışığı olarak büyük takdir gördü.

1977 yılında Türkan Saylan profesör unvanını aldı. 1981 yılında İstanbul Üniversitesi bünyesinde kurulan Lepra Araştırma ve Uygulama Merkezi müdürlüğünü üstlendi. Böylelikle cüzzamla mücadelede daha kurumsal çözümleri hayata geçirdi. Bu süreçte yalnızca Türkiye’de değil, uluslararası alanda da ses getiren çalışmalar yaptı. 1982-1987 yılları arasında İstanbul Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Başkanlığı görevini üstlendi. Yıllar içinde elde ettiği bilgi ve deneyimlerini daha geniş kitlelere ulaştırdı. Sivil toplum kuruluşları ile pek çok çalışmanın içinde bizzat yer aldı.
Cüzzamla mücadelede Türkan Saylan aynı zamanda da yeni tedavi yöntemleri geliştirdi. Ve bu yöntemler, dünyanın farklı coğrafyalarındaki cüzzam hastalarına umut ışığı oldu. Bilim ve insanlık adına gerçekleştirdiği bu özverili çalışmaları, 1986 yılında ona Hindistan tarafından verilen Uluslararası Gandhi Ödülü’nü kazandırdı. Ki bu da Türkan Saylan kimdir diye merak eden ve hayatı ile başarı hikayesini öğrenmek isteyenler için oldukça önemlidir. Üstelik bu ödül, sadece Türkan Saylan’ın başarısını değil, Türkiye’nin tıp alanındaki uluslararası saygınlığını da taçlandırdı.

Bu çalışmalarıyla Türkan Saylan, yalnızca bir hekim olarak değil, aynı zamanda yüreği insan sevgisiyle dolu bir mücadele insanı olarak dünya kamuoyunun ilgisini çekmeyi başardı. Konuya ilişkin olarak, “Bir doktorun tek arzusu, hastasını sağlığına kavuşturmaktır. Ben bundan fazlasını yaptım. Hastalarıma yaşam şartlarını da hazırladım. Onlara aş ve iş, çocuklarına okul buldum,” açıklaması oldukça önemlidir. Gerçekten de Türkan Saylan hayatı ve başarı hikayesi içinde bu söylem derin bir anlama sahiptir.
Türkan Saylan ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği
1989 yılında Türkan Saylan sivil toplum alanındaki çalışmalarına bir yenisini ekledi. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği kurucuları arasında yer alarak eğitim alanındaki çalışmalara büyük bir destek sağladı. Bu derneğin temel amacı, Atatürk ilke ve devrimlerini yaşatarak çağdaş eğitimi toplumun her kesimine ulaştırmaktı. Derneğin ilk adımlarını atarken üzerindeki sorumluluğun ne kadar büyük olduğunu çok iyi biliyordu. Laik ve demokratik bir Türkiye ideali doğrultusunda Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nde (ÇYDD) uzun yıllar genel başkanlık görevini üstlendi.

1990 yılında ÇYDD’nin genel başkanı olan Türkan Saylan, gençlerin çağdaş bilimin ışığında yetişmesi için eğitim faaliyetleri düzenledi. Zamanla Türkan Saylan ile ÇYDD adeta özdeşleştirildi. Üstelik sivil toplum kuruluşları arasında ÇYDD birçok çalışmasıyla rol modelliği yaptı. Bu dönemde Türkan Saylan ve ÇYDD, insanların yalnızca fiziksel açıdan değil, aynı zamanda sosyal açıdan da mutlu olmaları için eğitimin önemini ortaya koydular. Tıp mesleğindeki başarılarının yanı sıra sivil toplum çalışmalarıyla da Türkan Saylan başarı hikayesiyle ilham verdi.
ÇYDD bünyesinde Türkan Saylan, birçok sivil toplum projesini hayata geçirdi. Örneğin, “Baba Beni Okula Gönder” ile “Demokrasi ve İnsan Hakları Girişimi” bunlardan ikisidir. Ayrıca, “Çağdaş Türkiye’nin Genç Kızları” ile “Anadolu’da Bir Kızım Var Öğretmen Olacak” projeleri birçok gence umut ışığı oldu. Cumhuriyet ideallerine yürekten inanan Türkan Saylan özellikle kız çocuklarının eğitim sorunları ile yakından ilgilendi. Onların hayatlarına dokunarak ideallerine ulaşmalarına önemli katkılar sağladı. Türkan Saylan kimdir diye merak edenler için bunlar unutulmaz çalışmalardır.

ÇYDD ile Türkan Saylan, tüm ömrünü vakfettiği idealleri doğrultusunda büyük çalışmalara imza attı. STK kuruluşları arasında ÇYDD Cumhuriyet ideallerine olan derin bağlılığıyla öne çıktı. Ve Türkan Saylan hayatı boyunca ideallerine bağlı kalmayı sürdürdü. Konuya ilişkin olarak, “Minnettarım tüm ömrümü vakfettiğim cüzzamlılara. Çünkü onların çocukları sayesindedir ki ülkemin binlerce başka çocuğuna da uzanabildim. Yoksul olmaları koşuluyla din, ırk gözetmeden kırsalın evlerine hapsedilmiş kızlarına kapıları araladım. Işık tuttum yollarına,” açıklaması önemli.
Sivil Toplum Lideri Olarak Türkan Saylan ve Eğitim Faaliyetleri
1990 yılında Türkan Saylan Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi kuruluşunda yer aldı. Böylelikle kadınlarla ilgili sivil toplum çalışmalarını daha da derinleştirdi. 6 yıl boyunca bu merkezin müdür yardımcılığını yürüttü. Kadın sağlığı derslerinin koordinatörlüğünü üstlendi. Aynı zamanda da İstanbul Üniversitesi Dermatoloji Kliniği’nde öğretim üyeliğine devam etti. Öğrencilerine hem tıp bilgisini hem de insan haklarına saygıyı öğretti. Ki bu da Türkan Saylan kimdir ve başarı hikayesi nedir diye merak edenler için önemli bir noktadır.

Bu bağlamda, “Ben sadece yüreği insan sevgisiyle dolu bir hekimim. Ülkemi, insan haklarına ve hukuka saygılı, demokrasiye inanan hükümetlerin idare etmesini isteyen bir vatanseverim,” sözleri oldukça önemlidir. Nitekim Türkan Saylan hayatı ve çalışmaları ile hekimlik ve insan haklarına saygıyı aynı sorumlulukla sürdürdü. Bir sivil toplum lideri olarak kamuoyunda bu konularda farkındalıkları artırdı. Öğretim Üyeleri Derneği’ni kurarak akademik camiada da iz bırakan önemli bir adım attı. Dernek yönetiminde yaptığı çalışmalar ve kadın sağlığı alanındaki fedakarlıkları ona birçok ödül kazandırdı. Ve aynı zamanda da hayat dersleri ile topluma örnek olmasını sağladı.
1995 yılında Türkan Saylan sivil toplum mücadelesine yeni bir boyut kazandırdı. Kandilli Kız Lisesi Kültür ve Eğitim Vakfı ile kız çocuklarının eğitimi için yaptığı çalışmalara bir yenisini ekledi. Hayatı boyunca hem ulusal hem de uluslararası sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği içinde çalıştı. Bu çalışmalarla birlikte toplumsal dönüşüm süreçlerinde önemli başarılara imza attı. Özellikle eğitime ve sağlık hizmetlerine erişimi artıran ulusal sivil toplum kuruluşları ile yakın iş birlikleri yaptı. Bu bakımdan Türkan Saylan kimdir konusu yalnızca ülke sınırları içinde değil, küresel ölçekte de önemli bir konudur.

Türkan Saylan’ın Son Yılları ve Cumhuriyet Mitingleri
2000’li yıllarda Türkan Saylan, yalnızca tıp ve eğitim alanlarında değil, devlet kademelerinde de önemli görevler gerçekleştirdi. Nitekim 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından Sosyal Hizmetler Danışma Kurulu üyeliğine seçildi. 2001 yılında 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından YÖK üyeliğine atandı. Bu çalışmalarıyla birlikte kamuoyunda Türkan Saylan kimdir ve başarı hikayesi nedir konusu daha da ilgi çekmeye başladı. Özellikle sivil toplum kuruluşları ile kamu kuruluşlarında sürdürdüğü çalışmalar, Türkan Saylan’ın toplumsal hizmetlerinin daha geniş kitlelere ulaşmasını sağladı.
2003-2004 yılları arasında Türkan Saylan Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu ve İstanbul İl İnsan Hakları Kurulu üyelikleri yaptı. YÖK üyeliğinden yaş haddinden emekli olduktan sonra Bakanlar Kurulu kontenjanından tekrar YÖK üyeliğine getirildi. Dahası, hayatındaki en zorlu savaşlardan biri, 17 yıl boyunca mücadele ettiği meme kanseriydi. Oysa hastalığının ilerleyen evrelerinde bile Dünya Sağlık Örgütü’nde (WHO) cüzzam danışmanlığı yaparak küresel sağlık politikalarına katkı sağlamaya devam etti.

Türkan Saylan yaşamı boyunca Cumhuriyet değerlerini savunma konusunda da özel bir çaba içinde oldu. Nitekim 2007 yılında düzenlenen Cumhuriyet Mitingleri ile laik ve demokratik Türkiye’yi savunan kitleleri kucakladı. Bu sürecin önemli destekçilerinden biri olan Türkan Saylan, laik ve demokratik değerlere hep sadık kaldı. Ayrıca Türkan Saylan’ın öncülüğünde ÇYDD, sadece çocuklara maddi destek sağlamakla kalmadı. Aynı zamanda eğitimde fırsat eşitliği yaratmak ve laik Türkiye’yi korumak için de güçlü bir sivil toplum hareketine dönüştü.
Ne var ki, yaşamının son döneminde Ergenekon kumpası sürecinde yaşananlar, Türkan Saylan için büyük bir üzüntü kaynağı oldu. Özellikle 13 Nisan 2009 tarihinde evinde ve ÇYDD’nde gerçekleşen aramalar onu çok üzdü. Ayrıca kendisine atılı suçlar onu zor bir duruma soktu. Aynı zamanda da ömrünü insanlığa adamış bir bilim insanına yapılan haksızlıklar olarak hafızalara kazındı. Türkan Saylan, 18 Mayıs 2009 günü saat 04:45’te hayata gözlerini yumdu. Nice fedakarlıklarla dolu hayatı ve başarı hikayesi ise nesiller boyu yaşamaya devam edecek.

Türkan Saylan’ın Kitapları
Hekimler İçin Deri ve Zührevi Hastalıkları El Kitabı, Yüce Yayınları, 2003
Geçmişten Geleceğe Radyo Cumhuriyet’te Çağdaş İnsan Söyleşileri, Cumhuriyet Kitapları, 2006
Hekim Olmak: 15’inde Başlayan ve Bir Ömür Süren Tıbbiye Aşkı, İskele Yayıncılık, 2007
Yer Gök Dört Duvar, Cumhuriyet Kitapları, 2009
Cumhuriyet’in Bireyi Olmak, Cumhuriyet Kitapları, 2009
Çağdaşlaşma Yolunda, Doğan Kitap, 2009
Toplum Mektupları, ÇYDD Yayınları, 2010
At Kız, Cumhuriyet Kitapları, 2012
100 Soruda Sivil Toplum, Cumhuriyet Kitapları, 2013
Hayvanlar ve Çocuklar, Özyürek Yayınevi, 2018
Türkan Saylan ile İlgili Kitaplar
Türkan Saylan: Yapıcılığın Gücü, Zehra İpşiroğlu, Doğan Kitap, 2006
Türkan Saylan: Kardelen, Aytekin Gezici, Karakutu Yayınları, 2009
Türkan Saylan Nasıl Büyük İnsan Oldu?, Salim Koçak ve Sevinç Koçak, Boyalıkuş Çocuk, 2016
Türkan Saylan, Melike Belkıs Aydın, Notabene Yayınları, 2018
National Geographic Kids Türkan Saylan, Nesrin Erdoğan, Beta Kids, 2019
Türkan Saylan Kitabı: Güneş Umuttan Şimdi Doğar, Mehmet Zaman Saçlıoğlu, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2019
Türkan Saylan, Eda Bayrak, Acayip Kitaplar, 2022
Beni Özletmeyin: Türkan Saylan Destanı, Betül Şükür, Masa Kitap, 2024